''Öğrenci ortaokul ikide ve okulun basket takımının en iyisi. Basket takımının koçu aynı zamanda Okul Müdürü. Cuma günü yakındaki bir kasabanın okuluyla maç var, ama Perşembe gün gelen bir haberden öğreniyorlar ki, öğrencileri getirecek otobüs bozulduğu için yarın maç yapılamayacak. Basket takımının en iyisi olan öğrenci John Wooden maç olmayacak haberini alınca, Cuma günü okula gelirken, takım formasını getirmiyor. Fakat okula gelince anlıyor ki durum değişmiş; otobüs tamir edilmiş ve maç yapacakları takım yolda; yani, bugün maç önceden kararlaştırıldığı şekilde oynanacak. John Wooden bir buçuk kilometre ötedeki eve gidip gelmeye üşendiği için, takımın en iyisi olduğunu bilmenin şımarıklığı içinde Koç Warriner’e, ben formayı getirmedim, diyor. Koç Warriner John’ın gözlerinin içine bakıyor ve onun, “bensiz oynayamazsınız ki!” diyen ifadesini görüyor. Öğrenci, Koç’un, tamam John sen formasız oyna, ya da, bir başkasının formasını giy, demesini bekliyor. Koç, Freddie Gooch adlı öğrenciye dönüyor ve “Gooch forman yanında mı?” diye soruyor. ‘Evet, efendim yanımda,’ cevabını alınca John Wooden, Koç bana forma buluyor, diye düşünüyor. Ama Koç Warriner, “Tamam, bugün sen Wooden’ın yerine takımda yer alacaksın; bugün onun yerinde sen oynayacaksın,” diyor.Bunu duyan John Wooden bir hız koşarak eve gidip formasını alıyor ve yine koşarak okula dönüyor. Karşı takım gelince maç öncesi ısınma atışları yapılmaya başlanıyor ve John Wooden da diğerleriyle birlikte ısınma antrenmanlarına katılıyor. Koç Warriner o gün maçta oynayacakları açıkladığı zaman John Wooden, hayretle kendisinin takımda yer almadığını görüyor. Maç bölge şampiyonluk maçı ve John Wooden oynasa karşı takımı yenebilecek güçteler. Ama şimdi yeniliyorlar. Dördüncü çeyrekte John Wooden Koç Warriner’a gidiyor ve yalvarırcasına diyor ki, “Koç, beni oyuna al; biz onları hâlâ yenebiliriz. ”Koç ona bakmadan gayet sakin bir sesle, “Evet, Johnny, onları yenebileceğimizi biliyorum; fakat maçı kazanmaktan daha önemli şeyler var. Sen eve koşarak gidip geldin, yorulmuşsundur; otur ve dinlen. ” Birkaç dakika sonra oyun bittiğinde karşı takım oyunu kazanmış ve şampiyon olmuştu. John Wooden’ın hayatını anlatan bir kitapta, Wooden şöyle diyor: O zaman pek fark etmemiştim, ama zaman içinde bu olaydan iki ders çıkardım:
1- Hiçbir oyuncu takımdan daha büyük ya da daha iyi değildir.
2- Sıra (yedeklerin oturduğu bank), koçun en iyi arkadaşıdır.
Koç Warriner bir öğrencinin öğreneceği bir yaşam dersi için bir okul şampiyonluğunun elinden kaçmasına göz yumuyor. Böylece karakter inşa etmenin okulun temel işlevi, ana hedefi olduğunun altını çizmiş oluyor. Bu bakış açısına göre spor, müsabakalar ve diğer tüm yarışmalar ve faaliyetler bu temel hedef için, öğrencinin düzgün bir karakter inşa ederek gelişmesi için, bir araç, bir yöntem oluyor.
John Wooden, My Personal Best, with Steve Jamison; (2004)